NECİP FAZIL’LA BAŞBAŞA

İNTİBÂ VE İLHÂM”

Salih Mirzabeyoğlu

TAKDİM

Bu eser kendi fikir keyfiyetinden ayrı olarak, kendisinden geçit bulan “KÜLTÜR DAVAMIZ-I” isimli esere nisbet edilirse, Cumhuriyet sonrası KAVRUK NESİLLERİN ilk ciddi fikir sesi ve ilk çileli nefs murakabesine temel olmak bakımından, Cumhuriyet öncesini sonrasıyla pürüzsüz bir İslâmî çizgide birleştiren tarihî bir dönüm noktasının işaret taşıdır. Kültür Davamız, Estetik ve Ahlâk, Damlaya Damlaya Göl Oldu isimli eserlerin ve daha neler ve nelerin ipuçları bu eserde.

Değerlendirenlerin liyakatlerinin sözkonusu olduğu ve ahbab çavuşluk ilişkileri içinde küçük nefesli eserlerin mikrofona bağlandığı sağlı sollu derinliksiz değerlendirme ve ödüller yanında, bir gün hakikatin ölçüleriyle konuşulacağı umudu ve herşeyin şerefinin ilklere ait olduğunu belirten Hadisi hatırlatarak, BÜYÜK DOĞU mimarının “KÜLTÜR DAVAMIZ” hakkındaki hükmünü işaretlemek bize yeter:

-“Bize AĞUŞUNU açmış. TAKDİRKÂRIYIM!..”

- “Bu kitap, Cumhuriyet sonrası kavruk nesillerin İLK CİDDİ FİKİR SESİ ve İLK ÇİLELİ NEFS MURAKABESİ eseridir.”

-“FİKİR ÇİLESİ haysiyetinin MÜSTESNA GENCİ Salih Mirzabeyoğlu’na!..”

Daha neler ve neler! Hikayesi “Müjdelerin Müjdesi” isimli eserimizde; orada görülür...

Bunları kim söylüyor? NECİP FAZIL KISAKÜREK...

O halde değerlendirmeleriyle, anlaşılmış olmamızın ötesinde, bizi “Sevindirecek” kimse olmadığını da söylemek durumundayız. Kendi keleşlik ve samimiyetsizliklerinin itirafı halinde yan bakışlıların gözümüze nasıl göründüğünü düşünün!.. Hele, arka arkaya eser basıyor olmamızdan olsa gerek; “seneler senesi biriktirdiklerini basıyorlar” cinsinden karalamalara yeltenen sümüklülerin halini!..

Hemen belirtelim ki, madalyanın altınını alanın teneke madalya dağıtıcılarıyla “şahsi” meselesi de olamaz. Bunu açıkça belirtmemizin gayesi de, bize karşı gösterilen ilgi, tepki veya suskunluk tarafımızdan mânâlandırılırken, bu davranışımız doğrudan doğruya BÜYÜK DOĞU fikir mihrakına nisbetledir. Esnaf takımı anlamalı...

Muhatabımız ihlâstan tekerleme gibi bahseden nasipsiz kıskançlar değil, gerçek sahibleri. Onlarla BİRİZ biz; onlar bizden biz onlardan... BİZ, gerçek BÜYÜK DOĞUCULAR!..

BİZ:

“Olsa da olur olmasa da

Gününün şafağına yatanlar

Pek anlayamazlar bizi!”

Oluş ve olamayışları da buradan anlayın!..

1982

 

BİRKAÇ SÖZ

Eserin ilk baskısı üzerinden şu kadar sene geçip, aynı usûl üzerinde senelerce ifâdeli verimlerin de katılışıyla zenginleşmiş olarak ikinci baskı... İkinci baskının bu kadar gecikmesindeki hikmet, demek ki kifayet ve tamamlık şartının olgunlaşmasını beklemekmiş!..

·

Umumiyetle bilinmeyen ve adabına mâlik olunmayan bir hususiyettir ki, bir mütefekkirin yanına eğlenmek ve zevk duymak için değil, kurtaran ızdırabı yüklenmek için gidilir; zevk bu zevk olursa ne âlâ!... Bu “âlâ”dan payımın ne olduğunu, eserin başlığındaki mânâya denk İbda kütüphanesi söylesin!..

·

Lâf değil, hakikat hâlinde, pek genç yaşımda ruhumun idrak ettiğini, seneler boyu açık hava ve güneşe hasret şartlarda kelâmla zarfladım; ve zamanın tecelli zarureti olan hadiseler serisinin vesileleri üzerinde eserimi örgüleştirdim... Demem o ki, Necip Fazıl’ın yanına gidip gelmek gövdeyi taşımaksa, gittim ve geldim... Eğer bir ruh ve keyfiyet davası ise, ne gittim ve ne de geldim; dirsek temasının ne öncesi ve ne de sonrasında, ondan hiç ayrı omadım ki!.. Öyleyse, tamamlık ve kifayet davası, bu esere mahsus!..

·

Ne cip Fazıl’la başbaşa... En has ve hususi ve yalnız ona ait mânâsıyla, ömrümün memuriyet ve mesuliyet bileti!..

Kaynak: Salih Mirzabeyoğlu, Necip Fazılla Başbaşa, İBDA Yay., 2 Basım, İstanbul

©İBDA YAYINLARI

Adres: İsmail Kazım Gürkan Cd. Üretmen Han 3/316 Cağaloğlu / İstanbul

Tel: 0212- 528 33 07